top of page

Richard WAGNER (1813-1883)

​

Friedrich NIETZSCHE (1844-1900)

​

Gerçek dostluk, tartışmanın büyüklüÄŸü aÅŸkın sınırını aÅŸan bir duygu göstermedikçe tartışmalara yer vermez.

Nietzsche-Wagner dostluÄŸunda Wagner'în hiç de iyi bir rolü yoktur. Wagner müzikte Nietzsche'nin beklentilerini karşılayamadı ve bu tutku Nietzsche'yi bütün bu haklılıkları ve haksızlıkları yapmaya zorladı.   Bu büyük tartışma Nietzsche Wagner'i kendi malı haline getirmek istediÄŸi için bir aÅŸk tartışmasıdır.. Wagner de kendi payına Nietzsche'yi denetimi altına almak istiyordu ama Nietzsche, Wagner'in karşısında bir düÅŸün adamı veya kendi deyimiyle "ruhbilimci" olarak duruyordu.  Aralarındaki doku farkı  her konuda kendini belli ediyordu.

"Wagner Olayı" bize bu aÅŸk ilanını vasiyet olarak bırakmıştır.  Bu ÅŸaşırtıcı aÅŸk ilanları Nietzsche'nin çıldırmadan yazdığı bu son eserindeki tutkuyu kanıtlamaktadır.

​

Nietzsche ilk buluÅŸmasında Wagner'e hem duygusal hem düÅŸünsel anlamda idare edilemeyen bir tutkuyla baÄŸlandı. Bu tutku zaman içinde onun yerini alma isteÄŸine dönüÅŸtü. Bir süre sonra Nietzsche, Wagner'in eÅŸi Cosima'ya aşık olduÄŸu için ona karşı ikilemli duygular süregelmiÅŸ ve çekememezliÄŸin getirdiÄŸi ihanetle araları açılmıştır. Wagner'i karşısına alarak övdüÄŸü kadar ÅŸiddetle eleÅŸtiren Nietzsche kıskançtır ve Cosima'yı çok daha fazla sever. Hiç kimse Nietzsche'in gözünde Wagner kadar yükselmemiÅŸ ve onun kadar alçalmamıştır. Cosima, aynı zamanda Wagner'in en büyük hayranı Franz Liszt'in kızıydı.

Richard Wagner güzel eserler yaratmış kötü karakterli bir insandı. Ancak kabaca ÅŸunu söyleyebiliriz: KiÅŸilik özelliklerini beÄŸenmediÄŸimiz bir insanın yaratacağı sanat ürününü beÄŸenme olasılığımız beÄŸendiklerimize oranla düÅŸüktür. Bu çok düÅŸük olasılık istisnaları oluÅŸturur. KiÅŸilik özelliklerini beÄŸenmediÄŸimiz Wagner gibi büyük sanatçılar ruhlarında baÅŸka ruhlar da barındırır, baÅŸka ruhlara da seslenirler. Kaldı ki günlük yaÅŸamdan biliriz, hiç hoÅŸlanmadığımız biriyle belli bir konuda duyarlılığımız uyuÅŸabilir; söz gelimi o konuda saatlerce hoÅŸ bir sohbete dalabiliriz. Ancak bu, genel kuralı deÄŸiÅŸtirmez. Hitler'in hayran olduÄŸu Carl Orff gibi faÅŸist birinin iyi bir sanat eseri üretebilmesinin konuyla dolaylı bir ilgisi vardır.

​

Wagner'in de hayatı çatışmalarla doluydu ancak tartışma götürmeyen tek yanı müziÄŸe ve ÅŸiire inanılmayacak derecede yetenekli olmasıydı. Dünyaya güzellikler vermek istemiÅŸ, fakat kimse bunun farkına varmamıştı. Daha küçük yaÅŸta Yunanlıların ünlü Odysseia efsanesini Almancaya çevirmiÅŸ ve kendine aşırı güven besleyerek çevresindekileri kullanmaya baÅŸlamıştı. En aÅŸağıdan baÅŸlamadan yükseklere gelmek istiyordu. BaÅŸarı merdivenini arkasındakilerin omuzlarına çıkarak tırmanırken, baÅŸkalarının çektiÄŸi sıkıntıların günün birinde mutlaka onun ÅŸöhretiyle ödüllendirileceÄŸine kendini inandırmıştı. DiÄŸer insanların durumu onun için hiçbir önem taşımıyordu. Maalesef ÅŸöhret, onu hiç deÄŸiÅŸtirmedi, arkasından sürüklediÄŸi hayran kitlesine onu olduÄŸundan büyük gösterdi. (Sanatın bize sunduÄŸu ilk ÅŸey bir büyüteç!) Kendi çıkarlarını ön planda tutup baÅŸkalarının haklarını hiçe saymaktan vazgeçmemiÅŸti. Aralarında Nietzsche'nin de bulunduÄŸu dostlarıyla yaptığı tartışmalarda daima kendini haklı buluyor, sabit fikirliliÄŸi yüzünden tasvip etmediÄŸi ÅŸeyleri savunmak zorunda kalıyordu. Yaptığı iÅŸ ne olursa olsun herkesin eline aynı miktarda para geçmesi gerektiÄŸini savunurken kendisi lüks içinde yaÅŸamaya bakar, Zengin aleyhtarı konferanslar verirken gerçek yüzünü gösterirdi. MüziÄŸi doÄŸruca ruha hitab eden, onu dalgalandıran ve ince zevkler tattıran üstün bir sanattı ancak kimisinin kalbini alevlendirirken kimisine gözyaşı döktürüyordu. Operaları dikkatle incelendiÄŸinde bunlar daha çok senfonik birer trajediyi andırır. Romantik eserler dinlemeye alışmış müzikseverlere bu vahÅŸi ve egzotik müzik ilk baÅŸta yabancı geliyor fakat anlaşılmadığı halde etkisine giriliyordu.

​

"Müzik, her yerde anlaşılabilen, gerçek anlamda ortak olan dildir: Bu nedenle üzerine tüm ülkelerde ve tüm yüzyıllar boyunca ciddi bir ÅŸekilde konuÅŸuldu ve anlamlı, çok ÅŸey ifade eden bir melodi, kısa sürede tüm dünyaya yayılmaktadır. Buna karşın anlam yoksunu ve bir ÅŸey ifade edemeyen bir melodinin içeriÄŸi çok daha anlaşılabilir bir ÅŸeydir. Fakat melodinin dili kelimeler kullanmaz, daha ziyade istemin tek gerçekleri olan mutluluk ve acılardan bahseder: Bu nedenle beyinlerimize çok fazla bir ÅŸey söylemez, kalbimize seslenir. Aksini beklemek müziÄŸi alet etmektir. Haydn ve Beethoven'in vaktiyle yollarını ÅŸaşırarak baÅŸvurdukları resmedici müzikte olduÄŸu gibi. Mozart bu yanılgıya hiç düÅŸmedi." (Schopehauer)

Wagner kendini en iyi ÅŸekilde müzik yardımıyla ifade ediyor, baÅŸka insanların uÄŸradığı çöküntülerden bu yolla kurtuluyordu. Hatalarını aldığı baÅŸarılarla örtmeyi biliyordu. Yeryüzünde hiç kimseye benzemediÄŸini ve dünyanın onun bütün ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olduÄŸunu sanıyor, yapılan yardımların da ona deÄŸil onun dehasına faydalı olduÄŸunu düÅŸünüyordu. Kendi eserlerini yüceltirken, baÅŸkalarınınkini yerin dibine batırmak için elinden ne gelirse yapıyor, böylece diÄŸer müzisyenlerin üzerinde despotça bir egemenlik saÄŸlıyordu.  Dünyaya ölümsüz eserler yaratabilmek için geldiÄŸine ve sözcüklerin ancak ölümsüz melodilerle beslenerek gerçek ÅŸiir kimliÄŸi kazanabileceÄŸine inanıyordu. Nietzsche'nin eylem ve yaratıcılık idealinin ne büyük önem kazandığını görüyoruz. Bu yüzden Nietzsche onun müziÄŸine hayranlık derecesinde ilgi duydu, yaÅŸamında ve eserlerinde çok önemli bir yer verdi. Nietzsche, gençlik yıllarında tehlikeli bir ilahi güç olarak tanımladığı Wagner ile geçirdiÄŸi dakikaları tanrı katında olmaya benzetirdi.

​

Nietzsche kendisiyle barışık olmayan inançsız ve kötümser bir filozoftu. Wagner'in aşırı milliyetçi tutumuna karşı Nietzsche, din ve ulus kaynaklı geleneksel deÄŸerlerden kopmuÅŸtu ve dehasını hiçbir milletin malı olarak kabul etmiyordu. Nietzsche'nin bu bakış açısında ahlakın, etiÄŸin hiçbir anlamı yoktur. Davetlerde Wagner'i alaya alan öyküler anlatırdı. Wagner ise dine sarılan Liszt'den cesaret alıyor, Liszt'den baÅŸka hiçbir besteci Wagner'i koruma cesaretinde bulunamıyordu. Liszt yetenekli bir piyanist olmasına raÄŸmen Wagner'de gördüklerini çok güç buluyordu. Wagner, Liszt ile de bir türlü anlaÅŸamamış, Liszt'in onu dünyaya tanıtma yönünde çabalarını önemsememiÅŸti. Nietzsche'nin "Parsifal" operasını "Hristyanlığa geri dönüÅŸ" olarak yorumlamasıyla Wagner ile dostlukları gölgelendi. Hayatının son yıllarında Wagner'in dostları yok denecek kadar azalmış, son nefesini verirken yanında eÅŸi Cosima'dan baÅŸka kimse kalmamıştı.  Kavgacı ve geçimsiz biri olmasına raÄŸmen eÅŸiyle iyi anlaÅŸmasının nedeni ikisinin de tek bir insana, Richard Wagner'e aşık olmasıydı...

Çok kullanılan bir özdeyiÅŸ vardır, "İtalyanlar müziÄŸi aÅŸkta kullanır, Fransızlar toplumda, Almanlarsa bilimde" Wagner'e göre bunun çevirisi ÅŸöyledir: "İtalyanlar ÅŸarkıcıdır, Fransızlar virtüöz, Almanlar ise besteci!"

​

Ancak Wagner bunu söylediÄŸinden beri yüzyılı aÅŸkın bir zaman geçti ve çok ÅŸey deÄŸiÅŸti...

​

 Ä°brahim GÜRMAN

Beni Sosyal Medyadan takip edebilirsiniz

  • Spotify
  • White YouTube Icon
  • White Instagram Icon

© 2025 by MELIH SELEN

bottom of page