top of page

MEKTUP  (1)

 

 

LASZLO RASONYI’YE (Ankara)

Budapeşte, II., Csalán út 27

18 Aralık 1935

 

 

         Sayın profesör,

         Musiki Konservatuvarı’na gönderdiğiniz mektup bana daha yeni, biraz da rastlantının yardımıyla ulaştı (Bir buçuk yıldır orada ders vermiyorum, sadece aydan aya, maaşımı alması için birini oraya gönderiyorum).

         1. Bundan hiçbir maddi kazancım olmasa bile sizi ziyaret etmeyi ve bir konferans vermeyi çok isterim. Ama yol masraflarının karşılanmaması benim için önemli, çünkü bu iş vaktimi alacak. Ufak tefek masraflar (vize, trende yiyeceğim yemekler, taksi vb.) bile epeyce tutar.

         2. Hindemith’in bir musiki konservatuvarı kurmak üzere Türk hükümetince yakın bir geçmişte Ankara’ya davet edildiğini biliyorum. Hindemith’le çok dostça ilişkilerim vardır, kendisine çok da saygı duyarım; bu bakımdan, onun işine karışmak istediğim anlamına gelebilecek en ufak bir sözden bile ne pahasına olursa olsun sakınmamız gerekir. Ama böyle bir şey olması için ortada hiçbir neden yok; o, konservatuvarların kuruluşuyla ilgili tavsiyelerde bulunur, ben de sadece, onun alanına girmeyen, halk ezgisi derlemeleri konusundaki tavsiyelerimi bildiririm.

         3. Buradan başka danışmanlar da getirtmeyi yararlı buluyor olabilirsiniz, ama bu konuda size söz verebileceğimi pek sanmıyorum. Kimin gönderilmesi gerektiğine karar vermek bile zor benim için. Şu yahut bu şekilde bir iş bulabilenler herhalde orada yerleşmek istemeyecek olanlardır. Mátyás Seiber (besteci ve viyolonselist), Iván Engel, Kentner (ikisi de piyanist) gibi “işsiz”lerin çoğu Yahudi; bunun orada sakıncalı olup olmadığını bilmiyorum?! Şu anda aklıma Sándor Veress (en iyi genç bestecilerimizden biri, iyi bir piyanist, halk şarkıları da derlemiştir) geliyor. Tabiî, bunların hiçbirinin yola çıkabilecek parası yok; herhalde onların yolculuk masrafları da ödenir?

         İzin verirseniz bazı önerilerde bulunmak istiyorum:

         Çalışmalarım dolayısıyla Mart ayı bitmeden yola çıkamam, buna göre Nisan yahut Mayıs uygun olur. Bir buçuk saatlik bir konferans yeterli mi, sonra konferans hangi dilde verilecek (Almanca mı, Fransızca mı, yoksa İngilizce mi)? Hangi dili biliyorlar? Konferansımı örneklemek için piyanoyla uygun bir iki şey çalabilirim; ama sizim filarmoni orkestranız da –bir orkestra olduğunu varsayarsak- konferanstan diyelim ki iki gün sonra bizim bestelerimizden birkaçını çalsa daha iyi olur; ben de birtakım kolay orkestra eserleri var, Kodály’ın Háry süiti yahut Galánta Dansları herhalde pek zor olmaz. Kaba bir tahminle, ufak tefek masraflar en az 200 pengö tutar (sanırım yolculuk üç gün sürer). Yol masrafları için verecek bu kadar param yok. Bence en uygunu, bana 2. mevki bir yataklı vagon bileti sağlamanız (birkaç yıl önce bu şekilde Atina’ya gitmiştim, oldukça rahattı), bir de yataklı vagon kadar çekici olmayan bir otel bulmanızdır (çok lüks otelleri sevmem ben zaten), böylece aradaki fark benim ufak tefek masraflarım için ayrılabilir. Daha olmazsa, bir Türk’ün evine konuk olamaz mıyım? Doğrusu, ben asıl bunu tercih ederim; ama tabii, böyle bir şeyin orada nasıl karşılanacağını, bunun mümkün olup olmadığını bilmiyorum. Para bulunması konusunda bir fikrim daha var. Şu sıralarda bir yayınevi için, Nasıl ve Niçin Halk Musikisini Derlemeliyiz? başlıklı, aşağı yukarı 2,5 – 3 formalık kısa bir kitapçık hazırlıyorum (Bu, Budapeşte’de Macarca olarak yayımlanacak). Benden sorularınıza kesin cevap vermemi istediğiniz için soruyorum, bu kitapçığı Türkiye’de yayımlama hakkının benden olağan ücreti üzerinden (her forma için 80 pengö) alınması mümkün değil mi? Anladığıma halk şarkısı derlemeleri Türkiye’de henüz yeni başlamış; bu nitelikte bir el kitabı geleceğin Türk derleyicileri için çok yararlı olabilir.

         Orada bulunduğum süre içinde kısa bir derleme gezisine çıkmak isterim, ama bunun için bir fonograf ile fonograf silindirleri gerekir. Sizin müzede fonograf var mı, yoksa kullanılabilecek bir fonografı olan herhangi bir kimse var mı? Kullanılmamış silindirleri var mı? Ben bir fonograf getirebilirim, ama silindirleri onların ısmarlaması gerekir (Almanya’dan yahut belki Peşte’den).

         Son olarak, konferansın konusu hakkında bir şeyler söylemek istiyorum, İlkin, halk musikisi (Doğu Avrupa’nın halk musikisi) ile genel olarak çağdaş musiki arasındaki ilişkiler üzerinde durmak isterim; burada şunu hatırlatmam gerekir ki, bu konuyu ancak bu çerçeve içinde ele alabilirim. Çünkü örneğin Macar halk musikisiyle Türk halk musikisi arasındaki ilişkiler hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyoruz; benim dinlediğim eski Türk musikisi köken bakımından hep Araplarınkine daha yakın bir musikiydi. Mahmud Ragıb asıl Türk musikisinde birçok pentatonik ezgi olduğu sonucuna varmış; bu ezgilerden bazılarını da Budapeşte’de bulunan birine göndermiş, ama gönderdiği malzeme o kadar azdı ki, bundan herhangi bir sonuç çıkaramazdık. Oysa şimdi Ragıb’ın Musiki Sözlüğü’nde (1931) şunları yazdığını gördüm: “1923’te modern Türk folklor hareketinin merkezi olarak İstanbul’da Dârül-elhan kuruldu. Fonografla halk türküleri derleniyor.  Derlenen malzemeyle ilgili yayınlara gelince, bugüne kadar 1000 halk türküsü ile 200 “sanat” şarkısını içeren iki cilt türkü ve 13 türkü dizisi bu satırların yazarınca hazırlanıp yayımlanmıştır.” Ne yazık ki, halk şarkıları başka ezgilerle karıştırılmış. Bu, 1000 halk türküsünden (bu sayı belki şimdi daha da artmıştır) bir nüsha edinebilir miyim? Böylece ben de neler derlenmiş, nasıl derlenmiş, görmüş olurum (Şimdilik “sanat” şarkılarını istemiyorum). Bir nokta daha var: konferansımı vermeden önce İstanbul’a uğrayıp Halk Musikisi Merkezi’ni görmem çok iyi olur, öğrendiğim zaman yararlı tavsiyelerde bulunabilirim ancak.

         Bütün bu sorduklarımı mümkünse Aralık sonuna kadar cevaplandırmanızı rica ediyorum; ben Ocak’ın 2’sinde İngiltere’ye gideceğim, Ocak’ın 21’inden önce dönmem.

Saygılarımla,

BÉLA BARTÓK

 

 

 

MEKTUP  (2)

LÁSZLÓ RÁSONYI’YE (Ankara)

Budapeşte, 16 Nisan 1936

 

         Sayın Profesör,

         Mektubunuzu alınca çok memnun oldum. Önerdiğiniz program şüphesiz çok tatmin edici, ama bu mevsimde olmaz. Aralık’ta, Nisan – Mayıs aylarını hala kendime ayırabileceğimi sanıyordum, ama bu arada, tabii, bu iki ayı da harcamak zorunda kaldım, buna göre durum şimdi şöyle: 22 Nisan’da Budapeşte’de, 2 Mayıs’ta Temesvár’da, 6 Mayıs’ta Kecskemét’te, 18 Mayıs’ta Viyana’da konserlerim var; Mayıs sonunda da, olmazsa Haziran başında “Comité des Art et des Lettres de la Coopération Intellectuelle” Budapeşte’de toplanacak, bu toplantıya benim de katılmam gerekiyor.

         Ama şimdi Halkevi’yle kesin olarak anlaşabilirsem, Ekim ayı için rahat rahat karar verebiliriz. Aslında birçok bakımdan bu çok daha iyi bir karar olur.

         1. Daha iyi hazırlanabiliriz. 2. O zamana kadar Macar halk musikisi gramofon plakları hazır olabilir, böylece konferansımızda bunları örnek olarak kullanabiliriz (Şimdiye kadar bu plaklardan bir tane olsun yoktu, bu yüzden, Bükreş’ten gelen Romen yahut Kahire’den gelen Arap halk musikisi plaklarını çalmaktan başka yol bulamazdım, bunlar da Macar musikisinin durumu hakkında fikir vermezdi).

         Şimdi, bence şu program en uygunudur:

         1. Gramofon plakları ve piyano ile örnekler vererek üç konferans (onların istedikleri gibi, konferans Macarca yahut Almanca verilecek, Türkçe’ye çevrilecek). Konferansların metinleri önceden, diyelim ki Eylül başında gönderilecek.

         2. Filarmoni Orkestrası ile konser, şu parçalar çalınabilir:

             a)  Liszt: Ölülerin Dansı (bu yıl Liszt yılı olduğu için), piyano ve orkestra ile,

             b) Bartók: Rapsodi, Op.1, piyano ve orkestra ile,

             c) Bartók: Macar Köylü Şarkıları,

             d) Bartók: Macar Taslakları,

             e) Kodály’ın orketra eserlerinden biri.

         3. Türk halk musikisi derlemelerinden biri.

         4. Derleme çalışmalarından yola çıkarak, gelecekte neler yapılması gerektiği konusunda tartışmalar.

         Ankara’ya gitmeden önce, fonograf plakları arşivinde gerçekte neler olduğunu gözlerimle görmek için İstanbul’da mutlaka birkaç gün geçirmek isterim (orada birinin evinde kalmak üzere davet edilmiş bulunuyorum).

         Mayıs ayı içinde ilke olarak mutlaka bir anlaşmaya varmamız gerekir; yoksa, Ekim’i de saklı tutamam. Önce bir anlaşmaya varalım, programı sonra daha ayrıntılı olarak tartışırız.

         En kısa zamanda haberlerinizi bekliyorum. Selamlar.

 

Saygılarımla

BÉLA BARTÓK

 

         NOT: Ocak ayında Londra’da Hindemith’e rastladım; söz arasında Türkiye’deki ortam üzerine konuştuk. Türklerin pek yabancı dil bilmediklerini söyledi. Acaba konferanslarımı Almanca vermeye değer mi, yoksa Macarca’dan şaşmayayım mı, pek bilemiyorum artık. Beni dinlemeye gelebilecek olanların aşağı yukarı kaçı Almanca yahut Fransızca biliyor olabilir?

 

 

 

MEKTUP  (3)

LÁSZLÓ RÁSONYI’YE (Mátrafüred)

Budapeşte, 21 Ağustos 1936

 

 

         Sayın Profesör,

         Yakında Türkiye’ye döneceğinizi biliyorum: gitmeden önce bana uğrayacağınıza söz vermiştiniz, sözünüzü tutacaksınız değil mi? Çıkacağım gezinin çeşitli yönleri üzerinde konuşma ve halkevlerine haber gönderme fırsatı bulacağım için kendi adıma sevinçliyim.

         28 Ağustos günü dışında (o gün Budapeşte’de olmayacağım) her gün, her saat emrinizdeyim; sizi evimde görme zevkini bana verir misiniz? Ama sizce daha uygun bir yerse, artık düzenli olarak gittiğim bir yer olmamakla birlikte, Bilimler Akademisi’nde de buluşabiliriz.

         O küçük Türkçe sözlük izninizle bir süre bende kalsa iyi olur.

         Türkçe dilbilgisinde bocalıyorum; sandığımdan daha güçmüş. Bütün o fiil biçimleri, özellikle, bana sayısızmış gibi gelen çekimli ortaçlarla mastarlar oldukça güç. Bir başka dilde 10 cümleyle anlatılabilecek kadar anlam yüklü o dolambaçlı cümleleri anlamaya çalışmaktan vazgeçtim şimdilik. Bereket versin, bu durum halk türkülerinin güftelerinde pek seyrek görülüyor; ben artık Kúnos derlemesindeki güfteler üzerinde çalışacağım.

         Temmuz ortalarında Ankara’ya yazdığım mektubun bir kopyasını ilişikte gönderiyorum: tabii henüz cevap alamadım. Gelmeden birkaç gün önce liften haber veriniz ki, ben de ona göre hazırlanayım.

 

Saygılarımla,

BÉLA BARTÓK

Beni Sosyal Medyadan takip edebilirsiniz

  • Spotify
  • White YouTube Icon
  • White Instagram Icon

© 2025 by MELIH SELEN

bottom of page